9 Aralık 2012 Pazar

İspanya-BARCELONA

Barcelona İspaya'nın 17 özerk bölgesinden biri olan Katalanya'nın başkentidir..Antoni Guadi Barcelona'yı birbirinden güzel eserleriyle donatmış..
Önce en önemli meydan olan Katalanya'dan geçip şehrin en kalabalık caddesi  Las Ramblas'ta dolaşın..1250 metrelik yolun sonunda bulunan Kristof Kolomb Anıtı'na doğru yürürken canlı heykeller,çiçek satanlar, ilginç pazarlarda alışveriş yapanlar , Plaça Reial'de keyif çatanlar yaşamınıza görsel bir zenginlik katıck..Bir Montjuic Tepesi varr ki görülmeye değer.Yahudi veya Jüpiter tepesi olarak geçen tepe yıllarca askeri bölge olarak kullanıldığı için fazla yapılaşma olmamış..Tepeye çıkmak için şehrin ikinci önemli meydanı olan Plaza d'Espanya'dan geçebilirsiniz..Gaudi'nin eserleriyle süslü Barcelona..Bunlardan en önemlilerinden biri Casa Battlo..Gaudi mükemmliyetciliğini yapısal harmonin estetik etkilerle birleştirdiği iç alanlardaki detaylarda göstermiştir..Japonlar taş taş kendi ülkelerine taşıyabilmek için 60  milyon euronun üzerind epara teklif etmişler.Milli değerleri paradan daha değerli olan Katalanlarr,Japonlara çektikleri fotoğraflarla yetinmelerini salık vermişler....Gaudi'nin Barcelona'nın kent mimarisine yaptığı en büyük katkılarından bşrş olan Casa Mila aynı zamanda Taş Ocağı olarak adlandırılıyor.. Gaudi'nin 1866 ylında yaptığı Palau Güell, destekçisi Eusebi Güell için inşa edilmiş ve ortaya sıradışı biri mimari yapı ortayay çıkmış..Ve gel gelelim LA SAGRADA FAMİLİA Katedraline..... 1882'de Neogotik tarzda inşaatına başlanan Katedral bir yıl sonra Gaudi'ye devredilmiş..Gaudi'nin Kapodakyadaki peri bacalarından esnlenerek yaptığı sçylenir.. Mimarın sağlığında binanın 18 kulesinden sadece biri,üç cephesinden de Hz.İsa'nın doğumunu anlatan cephe bitirilebilmiş..1925 yılında iki kule tamamlandığında Gaudi '' dünya ve cennet birleşti'' diye dile getrmiş sevincini..Hepsi biritildiğinde kulelerin 12 tanesi havarilere,dördü İncil yazarlarına, biri Meryem anaya biri de Hz.İsa'ya adanmış olacak..Binanın inşaatı günümze kadar sürmüştür ve hala bitirlememiştir..Tamamen bağışlarla inşaatı devam eden yapının söylendiğine göre Gaudi'nin planlarına göre yapılıyor ve yapının bitmesine 25 yılın oldğu söyleniyor..Gaudi son 12 yılını bu binanın bitimine adamıştır ve birgün bir tranvayın çarpmasıyla hayata veda etmiştir..Mezarı ise bu katedralin içinde yer almaktadır..Barcelonaya kadar gelip CAMP NOU'yu görmeden gitmek olur mu? Asla olmaz :) Mutlaka ama mutlaka bu stadı ziyaret edin..ziyaret saatleri sabah 10:00 ile 18:00 arasında ve giriş ücreti 25 Eurodur..Ayrıca dünyanın en güzel sahillerinden birine sahip olduğunu da unutmayalım..

22 Haziran 2012 Cuma

GÜÇLÜ KADIN HİKAYESİ HEP YALANDI...

Hiç bir kız çocuğu güçlü kadın olmak için doğmaz..Hepsi masum hayaller kuran şımarık birer prensese benzerler..Kaderdir onları cadı, fettan ve güçlü yapan..Tutulmamış sözler, yarım kalan hayaller, yaşanmamış mutluluklar, ölümler, ayrılıklar güç veririmiş insana..Kurulan hayaller iskambil kağıtlarından kule gibi yıkıldığında, ezilmemek için o enkazın altında güç veriyor her insana Allah... Annem güçlü bir kadındı ve ben o güce hayrandım...Hiç bir zaman onun kadar güçlü olamam zannediyordum ama malesef oldum.. Bir gün kendi kızım olursa ona Güçlü Kadın değil Mutlu Kadın olmasını dilerim...

7 Haziran 2012 Perşembe

İTİRAZI OLAN?

Konuşacağım insanları ben seçerim,
Kafama göre takılır istediğimle muhattap olurum...
Kendime güvenirim, bunu sorgulayanı sorgularım...
Küçük şeylere takarım, olaycıyım...
Benimle oyun oynanmaz, mızıkçıyım...
... ...Hayat zordur bilirim ama bende kolay biri değilim...
Çocuklarla, çocuk kalmışlarla uğraşamam yol veririm
Ve de zekasından şüphe ettirenleri hayatımdan engeller silerim...
Herkes için mükemmeli değil
Ben sevdiğim için bana mükemmel geleni beklerim...
Ağır severim gerektiğinde masaya yumruğunu vuracak,
Saygı görecek, benim gözümde saygın olacak...
Benim için mantık en önemli şeydir, gerisi hoştur ama boştur...
Ben istemedikten sonra kim olursa olsun hiçtir...
Geçmişe takılmam mazi der geçerim...
Adımlarımda "kim ne der" diye düşünmem...
Basit kişilerle polemiğe girmem...
Bazı şeyleri asla affetmem...
Tutkularım vardır vazgeçmem...
Gidiyorsan eğer, çok özlesem bile dön demem...
Bazen çok severim ama söylemem...
Mütevaziyimdir, ukalalıkla ilgilenmem...
Yalan ve taktiklerle uğraşmayın, yemem...
Herkes haddini bilsin, dostlarıma laf ettirmem...
Artık kimseye kolay kolay güvenmem...
Bi daha güvenmedikçe sevmem...
Giden gider, kalan sağlar benimdir der yolumdan dönmem...
AĞIR GELİYORSA BUNLAR, FİRAR SERBEST, ÜSTELEMEM !!!!!

29 Mayıs 2012 Salı

ANKARA'LI OLMAK

Ankara'lı olmak; çocukken anneye Atakule'ye gitmek için yalvarmaktır, Tunalı'da yürümüş olmaktır. Kızılay'da dersaneye gitmiş olmak, dersaneden çıkınca Kızılay'da bir zamanlar var olan Samatya'ya gidip kumpir yemektir. En yakın arkadaşlarla Dost Kitabevi'nin önünde ya da YKM'de buluşmaktır. Tunalı'da yürürken kendinizi melankoliye kaptırmakla birlikte, az ilerideki Kuğulu Park'a gidip yarım kalan simidinizle kuşları, kuğuları beslemektir. Küçük çocukları izledikçe: "Kıymetini bil bu günlerin büyüdükçe özleyeceksin bunları..." demektir. Hayatınızın bir köşesinde kesinlikle rock müziğin olmasıdır. Bestekar'dır, Konur'dur, Olgunlar'dır, Atatürk Bulvarı'dır. EGO'nun toplu taşıma kartını kullanmaktır. Gidecek yer bulamamaktır bazen. Gölbaşı'na pikniğe gitmektir ya da Ahlatlıbel'e. Misket havasını bilmek, Geçiören aksanını ehsihsiz gonuşabilmektir. Dost Kitabevi'dir oldukça, Karanfil'dir. Ömür boyunca en az bir defa devlet dairesine girip çıkmış olmaktır, üniversiteyle alakalı olmaktır. Bürokrasidir. Ankara, kardır, sakin olmaktır. Ankara'lı olmanın en büyük özelliği; deniz olmadan da bir yerlerde yaşama bağışıklığı kazanmaktır...

not:alıntıdır...

29 Nisan 2012 Pazar

GUARDIOLA VE HAYAT BİLGİSİ

Bugün neler var müfredatta bilmiyorum ama ben çocukken okutulan Hayat Bilgisi dersinden aklımda kalan; naif, mutlu ve mütevazi çekirdek ailelerin soba başında kestane pişirirken gösteren resimlerdir. Severdik Hayat Bilgisi'ni, yaşayarak öğreneceğimizden habersizdik. Bu adamın da verdiği Hayat Bilgisi dersleri aslında. Rijkaard'dan takımı teslim aldıktan bir zaman sonra hakkında karalamıştım; Guardiola neyi değiştirdi? başlığı altında. Bunu, o satırların bir devamı olarak kabul edin. Teknik adamlık kariyerinin daha ilk senesinde altı kupanın altısını alan adamın yedek kulübesinde neler yaptığını herkes biliyor. Bir de madalyonun öteki yüzü var anlatılan: Sokaktaki Guardiola. Ben bu Guardiola'yı daha çok seviyorum.
Barcelona’ya geldiği günden bu yana sakatlıklar boğuşan Arjantinli stoper Gabi Milito’ya daha kulübe resmen hoca olmadan önce hastanede ziyaret etti ve dibe vurmuş futbolcuya sahip çıktı. Üç saatlik görüşmenin ardından medyanın karşısına geçti ve “Milito’yu sahada görmeyi, kupa kazanmaya tercih ederim” dedi.
Rijkaard’dan boşalan koltuğu oturan Guardiola’yı, Barcelona’da teknik direktörün çalıştığı odada ufak bir televizyon bekliyordu. Göreve geldiği ilk gün Barselona’da kendi cebinden büyük ekran bir televizyon ve kayıt cihazları aldı, kulübün faturayı ödeme teklifini reddetti.
Barcelona’nın sponsoru Audi, teknik direktör ve futbolculara her sezon başında birer otomobil hediye ediyordu. Guardiola otomobili, teknik ekibindeki antrenörlere de verilmediği için kabul etmedi ve “Biz bir ekibiz” dedi.
Barcelona’da takım içi disiplinine uymayan futbolcular takım arkadaşlarına yemek ısmarlıyordu. Guardiola bu geleneği de değiştirdi. Dört galibiyet arka arkaya aldıklarında takımı yemeğe kendi cebinden götürdü ve futbolcuların ödeyeceği para cezalarının Rett sendromuyla savaş veren bir vakıfa bağışlanacağını açıkladı.
2008 Kasım’nda teknik ekibi içinde kaleci antrenörü olarak görev yapan Juan Carlos Unzue’nin babası vefat etti. Barcelona’nın ertesi gün maçı olmasına rağmen Guardiola, kulüp idarecilerine tüm takım ve teknik kadronun Barselona dışındaki cenazeye katılacağını söyledi. Cenazede “Günlük yaşıyoruz. Bugün burada olmamız gerekiyordu. Yarın maça bakarız” dedi.
Rijkaard’ın sen sezonunda Barça’ya gelen ve hayal kırıklığı yaratan Fransız yıldız Henry, Guardiola ile de geçen sezona sorunlu başladı. Ronaldinho’nun ayrılığı sonrasında Katalanların çok şey beklediği Henry’i motive etmek de Guardiola’ya düştü. Özel hayatında sorunlar yaşayan Henry’i defalarca yemeğe çıkartan genç teknik adam, Fransız yıldızı motive etmeyi başardı. Henry, Aralık 2008’de Valencia’yı Camp Nou’da 4-0 mağlup ettikleri maçta hat-trick yaptı.
Barcelona altyapısının çalıştığı ve “Mini” olarak bilinen tesislerde 30 yıldır bir taraftar her gün genç oyunculara destek veriyordu. İşi olmayan Cristobal uzun yıllardır Barcelona kulübü idareciler, teknik adam ve futbolcuların yardımıyla hayatını idame ettiriyordu. Guardiola, 25 yıldır tanıdığı bu yaşlı adamı, Camp Nou’da yedikleri yemeklere davet etti. Cristobal artık takımla birlikte yemek yerken, Guardiola futbolcuların “Başkan hayatlar”ı keşfettikleri söylüyordu. Camp Nou’da geçen sezon kazanılan Real Madrid maçı sonrasında soyunma odasında sevince Cristobal da ortak oldu. Birkaç saat sonra mutlu bir şekilde hayata veda etti.
Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona’nın rakibi Manchester United’dı. Finale bir hafta kala Katalanlar, Roma’ya çıkartma yapmaya hazırlanırken, Guardiola, kulüpte 33 yıl boyunca masörlük yapan Angel Mur’un bileti olmadığını öğrendi. Genç hoca, çocukluğundan beri tanıdığı yaşlı masörü özel davetlisi olarak Roma’ya götürdü.
Roma’da kazanılan Şampiyonlar Ligi kupasının rehavetiyle ligde şampiyonluğu garantileyen Barcelona sezonun son haftasında Deportivo La Coruna deplasmanına gitti. 1-1 biten maçın ardından Guardiola, kafiledeki masörden, malzemeciye, futbolcudan, yöneticiye kadar herkesi sürpriz bir yemeğe götürdü. La Coruna’da rezerve ettiği restoranda masa ıstakoz ve şampanyalarla donatılmıştı.
Kazanılan her kupanın ardından takımdan ayrılan futbolcuların isimlerini medyanın karşısında andı ve onlara teşekkür etti. Son olarak kazanılan Kıtalararası Kupa’nın töreninde Eto’o, Hleb, Cacares ve Gudjohnsen gibi geçen sezon kazanılan başarılarda payı olan ancak sezon başında takımdan ayrılan futbolcuların unutulmaması gerektiğini söyledi.
Kral Kupası’nda 3. Lig ekibi Cultural Leonesa ilk maçı sahasında 2-0 kaybetmiş, Camp Nou’ya ümitsiz gelmişti. Zayıf rakibini 5-0 mağlup eden Barcelona’nın soyunma odasının kapısında dünya yıldızlarından forma almak isteyen Cultural Leonesa’lı futbolcuların beklediği gören Guardiola, soyunma odasının kapısını ardına kadar açtı ve misafir takım oyuncularına “Lütfen girin ve evinizdeymiş gibi rahat olun” dedi.

@acetobalsamico

11 Nisan 2012 Çarşamba

ON ŞEY İÇİN ZAMAN AYIR

1-Çalışmak için zaman ayır. Bu başarının bedelidir.
2- Düşünmek için zaman ayır. Bu zihnin kudret ve kuvvet kaynağıdır.
3- Eğlenmek için zaman ayır. Bu dinlenmenin ve genç kalmanın sırrıdır.
4- Okumak için zaman ayır. Bu bilginin temelidir.
5- İbadet için zaman ayır. Bu yücelmenin yolu ve ruhun yıkanmasıdır.
6- Başkalarına yardım ve arkadaşlarınla sohbet için zaman ayır.Bu saadetin kaynağıdır.
7- Sevmek için zaman ayır. Bu hayatın neşesidir.
8- Hayal kurmak için zaman ayır.Bu ruhu yıldızlara eriştirir.
9- Gülmek için zaman ayır. Bu hayatın yükünü hafifletir.
10-Plan yapmak için zaman ayır. Bu, ilk dokuz şeyi yapabilmek için zamana sahip olmanın sırrıdır.

9 Nisan 2012 Pazartesi

YA FUTBOL HATASIZ OYNANSAYDI

Hakemler eleştiriliyor, penaltılar verilmiyor, haksız kırmızı kartlar çıkıyor, kulüpler bildiriler yayınlıyor, federasyon hemen cevap veriyor...
Bunların hepsi maçlardaki yanlış düdükler yüzünden oluyor.
Peki tam tersini düşünün.
Maçlarda hakem hatasının sıfıra düştüğünü...
Bu çok zor değil aslında, FIFA istese bunu başarabilir de.
Yardımcı hakem sayısını artırır, gol çizgisi hakemi koyar, çizgilere sensörler yerleştirir...
Hatta masa başı hakemi koyar, bu hakem TV'de gördüğünü orta hakeme anında iletir.
Yani isterse bunların hepsini yapabilir.
Peki teknolojiyi kullanarak ve hakem sayısını artırarak maçlardaki hakem hatasının sıfıra yakın bir noktaya geldiğini düşünün...
Ne olacak?
Her hafta sonu Ahmet Çakar kime ne sallıcak? Şansal Büyüka 3 saat ekranda ne konuşacak?
Rıdvan Dilmen ekranda 90 Dakika'da neyi yorumlayacak?
Taraftarlar sitelerde, kahvelerde, barlarda neyin tartışmasını yapacak?



Hatta hakem kararları olmasa gazetelerin spor sayfaları hafta içi ne yazacak, spor yazarları köşelerini nasıl dolduracak?
Bir anda futbol yavanlaşacak, 90 dakikada başlayıp biten bir oyun haline dönecek.
Hakem tartışmaları, polemikleri, yanlış kararları olmasa futbol gündemi bu kadar işgal etmeyecek, belki de insanlar başka spor dallarıyla ilgilenmeye başlayacak.
Bu FIFA'nın işine gelmeyeceği gibi, erkeklerin elindeki en eğlenceli oyuncakları da alınmış olacak.
O yüzden dua edin hakem hataları var yoksa...

8 Nisan 2012 Pazar

ÖĞRENDİM

Sonsuz bir karanligin içinden dogdum. Isigi gördüm, korktum..
Zamanla isikta yasamayi ögrendim.
Karanligi gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanliga ugurladim sevdiklerimi. ..
Agladim.
* * *
Yasamayi ögrendim.
Dogumun, hayatin bitmeye basladigi an oldugunu;
aradaki bölümün, ölümden çalinan zamanlar oldugunu ögrendim.
* * *
Zamani ögrendim.
Yaristim onunla...
Zamanla yarisilmayacagini, zamanla barisilacagini, zamanla ögrendim...
* * *
Insani ögrendim.
Sonra insanlarin içinde iyiler ve kötüler oldugunu...
Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
* * *
Sevmeyi ögrendim.
Sonra GÜVENMEYİ...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalici oldugunu,
sevginin güvenin saglam zemini üzerine kuruldugunu ögrendim.
* * *
Insan tenini ögrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu. ..
Sonra da ruhun aslinda tenin üstünde oldugunu ögrendim.
* * *
Evreni ögrendim.
Sonra evreni aydinlatmanin yollarini ögrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni aydinlatabilmek gerektigini ögrendim.
* * *
Ekmegi ögrendim.
Sonra baris için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini. ..
Sonra da ekmegi hakça ülesmenin,
bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.
* * *
Okumayi ögrendim.
Kendime yaziyi ögrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazi, kendimi ögretti bana...
* * *
Gitmeyi ögrendim.
Sonra dayanamayip dönmeyi...
Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek basina meydan okumayi ögrendim genç yasta...
Sonra kalabaliklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardim.
Sonra da asil yürüyüsün kalabaliklara karsi olmasi gerektigine aydim.
* * *
Düsünmeyi ögrendim.
Sonra kaliplar içinde düsünmeyi ögrendim.
Sonra saglikli düsünmenin kaliplari yikarak düsünmek oldugunu ögrendim.
* * *
Namusun önemini ögrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el sürmemek oldugunu ögrendim.
* * *
Gerçegi ögrendim bir gün...
Ve gerçegin aci oldugunu...
Sonra dozunda acinin,
yemege oldugu kadar hayata da lezzet kattigini ögrendim.
* * *
Her canlinin ölümü tadacagini,
ama sadece bazilarinin hayati tadacagini ögrendim.
****
****
Ben sevdiğim adamı ve dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...