29 Nisan 2012 Pazar

GUARDIOLA VE HAYAT BİLGİSİ

Bugün neler var müfredatta bilmiyorum ama ben çocukken okutulan Hayat Bilgisi dersinden aklımda kalan; naif, mutlu ve mütevazi çekirdek ailelerin soba başında kestane pişirirken gösteren resimlerdir. Severdik Hayat Bilgisi'ni, yaşayarak öğreneceğimizden habersizdik. Bu adamın da verdiği Hayat Bilgisi dersleri aslında. Rijkaard'dan takımı teslim aldıktan bir zaman sonra hakkında karalamıştım; Guardiola neyi değiştirdi? başlığı altında. Bunu, o satırların bir devamı olarak kabul edin. Teknik adamlık kariyerinin daha ilk senesinde altı kupanın altısını alan adamın yedek kulübesinde neler yaptığını herkes biliyor. Bir de madalyonun öteki yüzü var anlatılan: Sokaktaki Guardiola. Ben bu Guardiola'yı daha çok seviyorum.
Barcelona’ya geldiği günden bu yana sakatlıklar boğuşan Arjantinli stoper Gabi Milito’ya daha kulübe resmen hoca olmadan önce hastanede ziyaret etti ve dibe vurmuş futbolcuya sahip çıktı. Üç saatlik görüşmenin ardından medyanın karşısına geçti ve “Milito’yu sahada görmeyi, kupa kazanmaya tercih ederim” dedi.
Rijkaard’dan boşalan koltuğu oturan Guardiola’yı, Barcelona’da teknik direktörün çalıştığı odada ufak bir televizyon bekliyordu. Göreve geldiği ilk gün Barselona’da kendi cebinden büyük ekran bir televizyon ve kayıt cihazları aldı, kulübün faturayı ödeme teklifini reddetti.
Barcelona’nın sponsoru Audi, teknik direktör ve futbolculara her sezon başında birer otomobil hediye ediyordu. Guardiola otomobili, teknik ekibindeki antrenörlere de verilmediği için kabul etmedi ve “Biz bir ekibiz” dedi.
Barcelona’da takım içi disiplinine uymayan futbolcular takım arkadaşlarına yemek ısmarlıyordu. Guardiola bu geleneği de değiştirdi. Dört galibiyet arka arkaya aldıklarında takımı yemeğe kendi cebinden götürdü ve futbolcuların ödeyeceği para cezalarının Rett sendromuyla savaş veren bir vakıfa bağışlanacağını açıkladı.
2008 Kasım’nda teknik ekibi içinde kaleci antrenörü olarak görev yapan Juan Carlos Unzue’nin babası vefat etti. Barcelona’nın ertesi gün maçı olmasına rağmen Guardiola, kulüp idarecilerine tüm takım ve teknik kadronun Barselona dışındaki cenazeye katılacağını söyledi. Cenazede “Günlük yaşıyoruz. Bugün burada olmamız gerekiyordu. Yarın maça bakarız” dedi.
Rijkaard’ın sen sezonunda Barça’ya gelen ve hayal kırıklığı yaratan Fransız yıldız Henry, Guardiola ile de geçen sezona sorunlu başladı. Ronaldinho’nun ayrılığı sonrasında Katalanların çok şey beklediği Henry’i motive etmek de Guardiola’ya düştü. Özel hayatında sorunlar yaşayan Henry’i defalarca yemeğe çıkartan genç teknik adam, Fransız yıldızı motive etmeyi başardı. Henry, Aralık 2008’de Valencia’yı Camp Nou’da 4-0 mağlup ettikleri maçta hat-trick yaptı.
Barcelona altyapısının çalıştığı ve “Mini” olarak bilinen tesislerde 30 yıldır bir taraftar her gün genç oyunculara destek veriyordu. İşi olmayan Cristobal uzun yıllardır Barcelona kulübü idareciler, teknik adam ve futbolcuların yardımıyla hayatını idame ettiriyordu. Guardiola, 25 yıldır tanıdığı bu yaşlı adamı, Camp Nou’da yedikleri yemeklere davet etti. Cristobal artık takımla birlikte yemek yerken, Guardiola futbolcuların “Başkan hayatlar”ı keşfettikleri söylüyordu. Camp Nou’da geçen sezon kazanılan Real Madrid maçı sonrasında soyunma odasında sevince Cristobal da ortak oldu. Birkaç saat sonra mutlu bir şekilde hayata veda etti.
Şampiyonlar Ligi finalinde Barcelona’nın rakibi Manchester United’dı. Finale bir hafta kala Katalanlar, Roma’ya çıkartma yapmaya hazırlanırken, Guardiola, kulüpte 33 yıl boyunca masörlük yapan Angel Mur’un bileti olmadığını öğrendi. Genç hoca, çocukluğundan beri tanıdığı yaşlı masörü özel davetlisi olarak Roma’ya götürdü.
Roma’da kazanılan Şampiyonlar Ligi kupasının rehavetiyle ligde şampiyonluğu garantileyen Barcelona sezonun son haftasında Deportivo La Coruna deplasmanına gitti. 1-1 biten maçın ardından Guardiola, kafiledeki masörden, malzemeciye, futbolcudan, yöneticiye kadar herkesi sürpriz bir yemeğe götürdü. La Coruna’da rezerve ettiği restoranda masa ıstakoz ve şampanyalarla donatılmıştı.
Kazanılan her kupanın ardından takımdan ayrılan futbolcuların isimlerini medyanın karşısında andı ve onlara teşekkür etti. Son olarak kazanılan Kıtalararası Kupa’nın töreninde Eto’o, Hleb, Cacares ve Gudjohnsen gibi geçen sezon kazanılan başarılarda payı olan ancak sezon başında takımdan ayrılan futbolcuların unutulmaması gerektiğini söyledi.
Kral Kupası’nda 3. Lig ekibi Cultural Leonesa ilk maçı sahasında 2-0 kaybetmiş, Camp Nou’ya ümitsiz gelmişti. Zayıf rakibini 5-0 mağlup eden Barcelona’nın soyunma odasının kapısında dünya yıldızlarından forma almak isteyen Cultural Leonesa’lı futbolcuların beklediği gören Guardiola, soyunma odasının kapısını ardına kadar açtı ve misafir takım oyuncularına “Lütfen girin ve evinizdeymiş gibi rahat olun” dedi.

@acetobalsamico

11 Nisan 2012 Çarşamba

ON ŞEY İÇİN ZAMAN AYIR

1-Çalışmak için zaman ayır. Bu başarının bedelidir.
2- Düşünmek için zaman ayır. Bu zihnin kudret ve kuvvet kaynağıdır.
3- Eğlenmek için zaman ayır. Bu dinlenmenin ve genç kalmanın sırrıdır.
4- Okumak için zaman ayır. Bu bilginin temelidir.
5- İbadet için zaman ayır. Bu yücelmenin yolu ve ruhun yıkanmasıdır.
6- Başkalarına yardım ve arkadaşlarınla sohbet için zaman ayır.Bu saadetin kaynağıdır.
7- Sevmek için zaman ayır. Bu hayatın neşesidir.
8- Hayal kurmak için zaman ayır.Bu ruhu yıldızlara eriştirir.
9- Gülmek için zaman ayır. Bu hayatın yükünü hafifletir.
10-Plan yapmak için zaman ayır. Bu, ilk dokuz şeyi yapabilmek için zamana sahip olmanın sırrıdır.

9 Nisan 2012 Pazartesi

YA FUTBOL HATASIZ OYNANSAYDI

Hakemler eleştiriliyor, penaltılar verilmiyor, haksız kırmızı kartlar çıkıyor, kulüpler bildiriler yayınlıyor, federasyon hemen cevap veriyor...
Bunların hepsi maçlardaki yanlış düdükler yüzünden oluyor.
Peki tam tersini düşünün.
Maçlarda hakem hatasının sıfıra düştüğünü...
Bu çok zor değil aslında, FIFA istese bunu başarabilir de.
Yardımcı hakem sayısını artırır, gol çizgisi hakemi koyar, çizgilere sensörler yerleştirir...
Hatta masa başı hakemi koyar, bu hakem TV'de gördüğünü orta hakeme anında iletir.
Yani isterse bunların hepsini yapabilir.
Peki teknolojiyi kullanarak ve hakem sayısını artırarak maçlardaki hakem hatasının sıfıra yakın bir noktaya geldiğini düşünün...
Ne olacak?
Her hafta sonu Ahmet Çakar kime ne sallıcak? Şansal Büyüka 3 saat ekranda ne konuşacak?
Rıdvan Dilmen ekranda 90 Dakika'da neyi yorumlayacak?
Taraftarlar sitelerde, kahvelerde, barlarda neyin tartışmasını yapacak?



Hatta hakem kararları olmasa gazetelerin spor sayfaları hafta içi ne yazacak, spor yazarları köşelerini nasıl dolduracak?
Bir anda futbol yavanlaşacak, 90 dakikada başlayıp biten bir oyun haline dönecek.
Hakem tartışmaları, polemikleri, yanlış kararları olmasa futbol gündemi bu kadar işgal etmeyecek, belki de insanlar başka spor dallarıyla ilgilenmeye başlayacak.
Bu FIFA'nın işine gelmeyeceği gibi, erkeklerin elindeki en eğlenceli oyuncakları da alınmış olacak.
O yüzden dua edin hakem hataları var yoksa...

8 Nisan 2012 Pazar

ÖĞRENDİM

Sonsuz bir karanligin içinden dogdum. Isigi gördüm, korktum..
Zamanla isikta yasamayi ögrendim.
Karanligi gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanliga ugurladim sevdiklerimi. ..
Agladim.
* * *
Yasamayi ögrendim.
Dogumun, hayatin bitmeye basladigi an oldugunu;
aradaki bölümün, ölümden çalinan zamanlar oldugunu ögrendim.
* * *
Zamani ögrendim.
Yaristim onunla...
Zamanla yarisilmayacagini, zamanla barisilacagini, zamanla ögrendim...
* * *
Insani ögrendim.
Sonra insanlarin içinde iyiler ve kötüler oldugunu...
Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulundugunu ögrendim.
* * *
Sevmeyi ögrendim.
Sonra GÜVENMEYİ...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalici oldugunu,
sevginin güvenin saglam zemini üzerine kuruldugunu ögrendim.
* * *
Insan tenini ögrendim.
Sonra tenin altnda bir ruh bulundugunu. ..
Sonra da ruhun aslinda tenin üstünde oldugunu ögrendim.
* * *
Evreni ögrendim.
Sonra evreni aydinlatmanin yollarini ögrendim.
Sonunda evreni aydinlatabilmek için önce çevreni aydinlatabilmek gerektigini ögrendim.
* * *
Ekmegi ögrendim.
Sonra baris için ekmegin bolca üretilmesi gerektigini. ..
Sonra da ekmegi hakça ülesmenin,
bolca üretmek kadar önemli oldugunu ögrendim.
* * *
Okumayi ögrendim.
Kendime yaziyi ögrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazi, kendimi ögretti bana...
* * *
Gitmeyi ögrendim.
Sonra dayanamayip dönmeyi...
Daha da sonra kendime ragmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek basina meydan okumayi ögrendim genç yasta...
Sonra kalabaliklarla birlikte yürümek gerektigi fikrine vardim.
Sonra da asil yürüyüsün kalabaliklara karsi olmasi gerektigine aydim.
* * *
Düsünmeyi ögrendim.
Sonra kaliplar içinde düsünmeyi ögrendim.
Sonra saglikli düsünmenin kaliplari yikarak düsünmek oldugunu ögrendim.
* * *
Namusun önemini ögrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk oldugunu;
gerçek namusun, günah elinin altindayken, günaha el sürmemek oldugunu ögrendim.
* * *
Gerçegi ögrendim bir gün...
Ve gerçegin aci oldugunu...
Sonra dozunda acinin,
yemege oldugu kadar hayata da lezzet kattigini ögrendim.
* * *
Her canlinin ölümü tadacagini,
ama sadece bazilarinin hayati tadacagini ögrendim.
****
****
Ben sevdiğim adamı ve dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...