29 Mayıs 2012 Salı

ANKARA'LI OLMAK

Ankara'lı olmak; çocukken anneye Atakule'ye gitmek için yalvarmaktır, Tunalı'da yürümüş olmaktır. Kızılay'da dersaneye gitmiş olmak, dersaneden çıkınca Kızılay'da bir zamanlar var olan Samatya'ya gidip kumpir yemektir. En yakın arkadaşlarla Dost Kitabevi'nin önünde ya da YKM'de buluşmaktır. Tunalı'da yürürken kendinizi melankoliye kaptırmakla birlikte, az ilerideki Kuğulu Park'a gidip yarım kalan simidinizle kuşları, kuğuları beslemektir. Küçük çocukları izledikçe: "Kıymetini bil bu günlerin büyüdükçe özleyeceksin bunları..." demektir. Hayatınızın bir köşesinde kesinlikle rock müziğin olmasıdır. Bestekar'dır, Konur'dur, Olgunlar'dır, Atatürk Bulvarı'dır. EGO'nun toplu taşıma kartını kullanmaktır. Gidecek yer bulamamaktır bazen. Gölbaşı'na pikniğe gitmektir ya da Ahlatlıbel'e. Misket havasını bilmek, Geçiören aksanını ehsihsiz gonuşabilmektir. Dost Kitabevi'dir oldukça, Karanfil'dir. Ömür boyunca en az bir defa devlet dairesine girip çıkmış olmaktır, üniversiteyle alakalı olmaktır. Bürokrasidir. Ankara, kardır, sakin olmaktır. Ankara'lı olmanın en büyük özelliği; deniz olmadan da bir yerlerde yaşama bağışıklığı kazanmaktır...

not:alıntıdır...