Ankara'lı olmak; çocukken anneye Atakule'ye gitmek için yalvarmaktır, Tunalı'da yürümüş
olmaktır. Kızılay'da dersaneye gitmiş olmak, dersaneden çıkınca
Kızılay'da bir zamanlar var olan Samatya'ya gidip kumpir yemektir. En
yakın arkadaşlarla Dost Kitabevi'nin önünde ya da YKM'de buluşmaktır.
Tunalı'da yürürken kendinizi melankoliye kaptırmakla birlikte, az
ilerideki Kuğulu Park'a gidip yarım kalan simidinizle kuşları, kuğuları
beslemektir. Küçük çocukları izledikçe: "Kıymetini bil bu günlerin
büyüdükçe özleyeceksin bunları..." demektir. Hayatınızın bir köşesinde
kesinlikle rock müziğin olmasıdır. Bestekar'dır, Konur'dur,
Olgunlar'dır, Atatürk Bulvarı'dır. EGO'nun toplu taşıma kartını
kullanmaktır. Gidecek yer bulamamaktır bazen. Gölbaşı'na pikniğe
gitmektir ya da Ahlatlıbel'e. Misket havasını bilmek, Geçiören aksanını
ehsihsiz gonuşabilmektir. Dost Kitabevi'dir oldukça, Karanfil'dir. Ömür
boyunca en az bir defa devlet dairesine girip çıkmış olmaktır,
üniversiteyle alakalı olmaktır. Bürokrasidir. Ankara, kardır, sakin
olmaktır. Ankara'lı olmanın en büyük özelliği; deniz olmadan da bir
yerlerde yaşama bağışıklığı kazanmaktır...
not:alıntıdır...
not:alıntıdır...